Başkanımız Aziz Yıldırım, Mahkeme Heyetinden, kendisi ve tutuklu
bulunan arkadaşları yöneticilerimiz için tahliye talebinde bulundu.
Başkanımız
ve Yöneticilerimizin de yargılandığı Tarihi Davanın Çağlayan’daki
İstanbul Adalet Sarayı’nda yapılan 15. duruşması devam ediyor. Özel
Yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 10’u tutuklu 93
sanığın yargılandığı Tarihi Davanın 15. duruşmasında tutuklu sanıklar
ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulunuyor. Duruşmayı tutuklu sanıkların
yakınları ile yöneticilerimiz de takip ediyor. 15. duruşmada, dün ek
beyan ve talepleri alınmayan tutuklu sanıkların da ek beyan ve talepleri
alındı. Bu kapsamda Başkanımız Aziz Yıldırım da bir konuşma yaptı.
Başkanımız Mahkeme Heyetine şu beyan ve taleplerde bulundu:
"Sayın Başkan, Sayın Üyeler, Sayın Savcı,
Neredeyse 11 aya yakın bir süredir Metris Cezaevinde tutukluyum.
3
Temmuz 2011 tarihinden itibaren çeşitli suçlamalar ile karşı karşıya
bırakıldık. Gözaltına alındığımız ilk andan itibaren, büyük bir linç ve
karalama kampanyası ile karşı karşıya kaldık.
Olmayan silahların
evimden çıktığı haberleri ile başlayan linç kampanyası, İstanbul
Emniyeti’nin şerefine bırakılmış olan adli kayıt fotoğrafımın çarşaf
çarşaf gazetelerde yayımlanması, gene olmayan şike paralarının Emmenike
tarafından sayıldığına dair uydurma haberler sür manşet gazetelerden
servis edilmesi ile devam etmiştir.
Bunlarla da yetinmeyenler,
Bizim üzerimizden Fenerbahçe’mizi itibarsızlaştırabilmek için,
arkadaşlarımızın tutuklanmasının hemen akabinde resmi internet siteleri
üzerinden 19 maçta şike yapıldığının tüm delilleri ile birlikte tespit
edildiğini kamuoyuna açıklamakta bir beis görmemişlerdir. Bu maç sayısı
iddianame ile 13 maça düşmüş; geldiğimiz durumda ise gerçekte hiçbir
suçun olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Evvela "Silahlı Suç
Örgütü" suçlamasına maruz bırakıldım. Kimileri alkış tuttu; zafer
çığlıkları attı. Sonra görüldü ki, silahlı suç örgütü suçlamasından 1
kişi hariç tutuklu kimse kalmadı. Daha sonra "Haksız Ekonomik Çıkar
Amaçlı Suç Örgütü" suçlamasına maruz bırakılmak istendim. Aynı çevreler,
"işte yakaladık, şimdi tamam" dediler. Ama dosyaya gelen Resmi
Bilirkişi raporları ile Fenerbahçe’nin tüm mali hesapları tertemiz
çıktı. Daha sonra sadece "şike" suçlamasından tutuklandığımı öğrendim.
Şimdilerde de şike yapmadığım, teşebbüs dahi etmediğim söylenmekte… Kim
bilir yarın tahliye olduğumda da "Biz zaten Seni korumak için
tutuklamıştık" diyecekler belki de…
İddianame içinde Bizlere
izafe edilen suçlamaların ne kadar tutarsız olduğu dinlenilmesi
tanımlanan tanıkların anlatımlarıyla da ortaya çıkmıştır. Örneğin,
Manisaspor Başkanı Sayın Kenan Yaralı ile tamamen beşeri ilişkilerden
kaynaklanan ve açıkça benim beyanlarımla ilk defa kendiliğimden
açıkladığım yardımın teşvik parası sayılarak suçlanmamızın ne kadar
haksız olduğu Kenan Yaralı’nın beyanları ile de ortaya çıkmıştır.
Keza,
Fenerbahçe-Kasımpaşaspor müsabakası ile ilgili olarak, Emniyet
fezlekesinde sözde sike yaptığımız ileri sürülen S.Fırat Kocaoğlu’ndan
iddianamede vazgeçilerek maçta oynamayan kaleci Murat Şahin üzerinden
şike yapıldığı gibi hiçbir delile dayanmayan ve uydurma suçlamalara
maruz bırakıldık.
Emniyetin açıklamasında şike ve teşvik
yapıldığının "hiçbir şüpheye yer bırakılmadan" anlaşıldığı ve
delillendirildiği ileri sürülen fezlekede suçlamalar ileri sürülen 6 maç
(Beşiktaş-Trabzonspor, Kayserispor-Manisaspor, Bucaspor-Fenerbahçe,
Konyaspor-Kayserispor, Galatasaray-Trabzonspor, ve
Galatasaray-Fenerbahçe maçları), Savcılık tarafından iddianameye dahi
konulamamıştır. "3 tarla" olarak gösterilen maçlar böylelikle
iddianamede "kaybolmuş", bu maçların hiçbirisinde futbolcularla şike ya
da teşvik anlaşması yapıldığına dair hiçbir delilin bulunamadığı Savcı
tarafından kabul edilerek iddia dışında bırakılmak zorunda kalınmıştır.
Keza iddianameye konu edilen diğer maçlarda da, oyuncularla
anlaşıldığına dair delil bulunmadığından futbolcularla ilgili kamu
davası açılmadığı gene Savcılık tarafından açıkça iddianamede itiraf
edilmiştir.
Trabzonspor’un olası girişimlerini engellemek için
hemen her maç için ne kadar çabaladığımız, bunun için uğraştığımız Sayın
İlhan Cavcav’ın yeminli beyanında da belirttiği gibi, açıkça ortadadır.
Sivas’ta oynadığımız maçta skor 1-1 iken, Sivas’a Trabzon’dan
balıkların verilmesine dair telefon konuşmaları, Karabük maçı öncesinde
"kutu profillerin" gönderilmesine dair tapeler, Hükümetin aşağılanmasına
dair Sayın Başbakanı tehdit etmeye kadar giden telefon görüşmeleri de,
asli hedefimizin hep rakiplerimizin teşvik girişimlerini önlemeye
yönelik olduğunu ortaya koymaktadır.
Şike ve teşvik iddiaları
kapsamında, Gençlerbirliği kalecisi Serdar Kulbilge’ye aile dostu, eski
antrenörü Murat Öztürk tarafından 5000 TL gönderilerek şike yapıldığı
gibi saçma sapan iddialarla ispat edilmeye çalışılmış, dinlenen yeminli
tanıklar ve Mahkemenize sunulan banka kayıtları ile, yıllara sari beşeri
ilişkilerden kaynaklanan bu gibi borç alış verişlerinin gerek meblağ,
gerek sıklık ve gerekse oynan maçlar ile zaman itibarıyla
bağdaştırılmasının olası olmadığı da açıkça ortaya çıkmıştır.
Keza,
Sivasspor maçındaki resmi bilet paralarının bile şike parası olarak
kabul edilmesini temin için çabalar beyhude olunca, tanıkların yeminli
beyanları sabit olduğu üzere Sivasspor yöneticisi Faruk Taşseten’in
elindeki VIP biletlerinin olduğu açık iken, anılan çantanın içinde sözde
para olduğunun ileri sürülmesi, üstelik içinde elbise olan bir başka
çanta içinde de gene para olduğu gibi saçma sapan uydurma senaryolar
üretilmesi ile de, soruşturmanın ne kadar yanlı yapıldığı ortaya
konulmuştur.
Ayrıca, dava dosyasına giren ve Sayın Savcılık
tarafından yaptırılan Mali Bilirkişi İnceleme Raporunda,
Fenerbahçe’mizin hiçbir kasa açığının olmadığının tespit edilmiş olması
ve hesapların tertemiz olduğunun resmen tevsik kılınması ile, şike ve
teşvik iddialarının ne kadar uydurma olduğu bir kez daha ortaya
çıkmıştır.
Emniyetin ilk takipleri ile sorgu aşamasında,
şampiyonluğun kutlandığı "Bilyoner" gece Kulübü ile ilgili olarak,
"Bilyoner’i kapattık demekle ne demek istiyorsunuz?" diyerek Bizleri
bahis oyunlarına bağlamak isteyen düşünce, Spor Toto Teşkilatının
Mahkemenize de sunulan yazılarını görünce umarız utanmıştır.
Sayın Başkan, Değerli üyeler;
Ben
şahsım için bugüne kadar hiç kimseden bir şey istemedim. İstemeyeceğim
de… Ancak konu Fenerbahçe olduğu zaman, kapı kapı dolaşırım ki bugüne
kadar çok ta dolaştım.
Bugün Sizlerden isteyeceğim taleplerim de, Aziz Yıldırım’ın çok üstünde Fenerbahçe’miz ve Türk sporu ile ilgili olacaktır.
Sayın Başkan,
Türk
futbolu ve Türk sporu akıl almaz bir kaos ve gerginliğin içine sokulmuş
durumdadır. Takımlar ve taraftarlar kutuplaşmış, adeta patlamaya hazır
bir bomba gibi, birbirlerine karşı kışkırtılmaktadırlar. Tüm sorunların
kaynağının Aziz Yıldırım olduğunu düşünen ve söyleyenler, bu sorunların
ve olası büyük tehlikenin farkında dahi değillerdir. Yönetimler
basiretsiz, ilkesiz ve sorumluluk almak istemeden taraftarlar üzerinden
futbol siyaseti yapmaktadırlar. Hatta yargılandığımız bu davayı dahi, bu
siyasete alet etmekten kaçınmamaktadırlar. Tüm futbolcular huzursuz ve
futboldan nefret eder hale gelmişlerdir. Korku ve kin tüm statlara hâkim
kılınmıştır.
Bu ortamdan faydalanan kimileri eliyle maalesef tüm
oklar Fenerbahçemiz üzerine çevrilmiş, eline taşı alan Fenerbahçe
üzerine yürümeye başlamış ve Fenerbahçe’miz planlı bir şekilde
yalnızlaştırılmış; kan kokusunu alanlar ise ilk taşın atılmasını
beklemeye koyulmuşlardır.
Korkum ve endişem, bu kin ve nefretin
çok büyük sosyal olaylara neden olacağı ve bundan tüm Türk futbolunun
büyük yara alacağıdır.
Yapılması çok gerekli ve acil olan önlemlerin mevcut kişi ve kurumlar tarafından hayata geçirilemeyeceği açıkça ortadadır.
Tüm
Kulüp Başkanlarının acilen bir çatı altında toplanıp, radikal ve samimi
kararlar alıp, taraftarlarına iletecekleri mesajlar ile yangını kontrol
altına almak bir zorunluluktur.
Şimdi sizlerden talebim, bu
kaos ve yangını söndürebilmem için bana müsaade etmenizdir. Benim
yargılandığım maddeler ve tutuklu bırakılabileceğim süre bellidir.
Burada geçireceğim 2-3 ay Aziz Yıldırım’a bir şey kaybettirmez ama Türk
Futbolu ve Fenerbahçe’ye çok şey kaybettirebilir. Bu nedenle
tahliyelerde sıralamayı bir müddet ertelemenizi talep ediyorum; bırakın
üzerime düşeni yapmaya çalışayım. Elim kolum bağlı olarak şu olup biteni
sadece seyretmek benim için zulümlerin en büyüğü...
Kaldı ki
başkanlığa tekrar aday olduğuma göre kaçma şüphesinin de olması
düşünülemez. Siz bıraksanız 30 milyon Fenerbahçe taraftarı zaten
bırakmaz. Sizlerden, gerek Türk futbolu ve gerekse Fenerbahçemizi bu zor
günlerden çıkararak aydınlığa ulaştırmak için bırakın yapmam gereken
şeyleri yapayım. Şuna inanın ki, Aziz Yıldırım sözünü hep tutmuştur ve
bundan sonra da tutacaktır...
Bana inanmak zorunda değilsiniz.
Belki Sizler de Aziz Yıldırım’a karşı önyargılı ve şartlandırılmış bir
hale getirilmişsinizdir. Bunu dahi saygıyla karşılarım. Ancak bu
takdirde dahi yani Aziz Yıldırım’ı hiçbir koşulda bırakmama niyetiniz ve
düşünceniz özellikle Fenerbahçe Kongresinin başında olmamamı sağlama
eğilimindeyse dahi;
Sizlerden yegane talebim;
Tüm yönetici
ve arkadaşlarımın ailelerine kavuşmalarını sağlamanızdır. Onlar ki
Fenerbahçe’miz kadar tertemizdirler. Ben elinizdeyken inanın kimse neden
ve niçin Onları serbest bıraktığınızı sorgulamayacaktır. Eğer
Fenerbahçe’miz için ödenmesi gereken bir bedel varsa, bu bedeli tek
başıma ödemeye de hazırım. Darağacında olsam bile son sözüm Fenerbahçe
olacaktır...
Saygılarımla,
Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı"
Duruşmada müdafilerin mütalaalarının arından, Mahkeme Heyeti tahliye taleplerini değerlendirecek ve ara kararla verecek.