Tolga Deniz Aytöre:"Diyelim bizi başka bir mahkemeye gönderdiler. Ama o mahkemeler de aynı savcıların iddianameleriyle yargılayacaklar. Biz hep aynı fezlekelerle ceza aldık. Yeniden yargılanma olacaksa, bu iddianamelerin de gözden geçirilmesi, yenilenmesi gerekiyor.
İşin içine silah, şiddet girmese biz ÖYM’de yargılanmayacaktık. Bunun için operasyon diyoruz zaten. Aziz Yıldırım ile Mahmut Özgener’le telefon görüşmesi yapıyor. O dönemin TFF Başkanı. Mahmut Özgener de Olgun Peker’le telde konuşuyor. Peker de Giresunspor eski başkanı. Böyle bağlantı kuruyorlar bizle. Bunları ispat etmesi gereken biz değiliz, savcı. İbrahim Akın, kumar borcum var ve bunu hocaya anlatamadım dedim diyor. Biz CAS’a gittik, bu ifadeye inanmadılar. Bizde papaza her şey anlatılır dediler. Bu delilleri şikeye göre topluyorsun. Ama şike suç değil o zaman. İşte bu operasyon oluyor. Yasadan haberleri var. Bu söylenen 3 maç ne oldu biliyor musunuz? Polis bir değerlendirme yapıyor. Kendi kendine. Savunma yok. İki tarafı da dinlemelisiniz."
Başkanımız Aziz Yıldırım: "Biz Metris’te hapisteyken o kanuna göre 150-160 seneyle yargılanıyordum. Adam vursanız bile 3-5 sene yatıp çıkıyorsunuz. Ben 160 seneyle yargılanıyordum. O zamanlarda Başbakan’ın bize çok yardımları oldu. Ama biz iki iddianame ile yargılanıyorduk. Bu kanunun değiştirilmesi için arkadaşlarımız çalışma yaptı. Çok ağır olduğuyla ilgili Başbakan’la görüşüldü. Diğer siyasi liderler de destek verdi. Hepsi hak verdi ve bu kanunun çok ağır olduğu konusunda hemfikir olundu. O zamanlarda bize yardımları dokunan herkese çok teşekkür ediyorum."
"Biz Silivri’de ilk kez yargılanırken hakim iddianameyi okurken bizim avukatlar dedi ki, ’Bir dakika; hangi davayı okuyorsunuz?’ bunun üstüne ara verildi davaya.. Sonra ortaya çıktı ki iki iddianame var."
"Başbakan’a gidip anlatmışlar tabi. Hepimiz insanız, inanırız. Gidip demişler ’19 maçta şike var, şöyle var, böyle var’ demişler. İnanmıştır. Başbakan’ın bize karşı özel bir durumu olduğunu düşünmüyoruz. Sadece çevresindekilerin söylediklerine inanmıştır. Olağan bir şey. Bizim bir duruşumuz var. Biz Atatürkçüyüz."
"Ben ne cemaatin operasyonu diyorum ne de hükümetin operasyonu diyorum. Bir hükümet var, AKP hükumeti. Türkiye’yi iyönetiyor. Muhatap da O’dur. Sonra belli kademelerde bir şeyler konuşulmaya başlandı. O dönemde bize gelip konuşanlar o şahısların ne tarafta olduğunu bize söylediklerinde biz de ona göre konuştuk. Şimdi o taraf diyor ki ’Bunlar bizden değil’ öbür taraf diyor ki ’Bunlar bizden değil’. eee! bende böyle söyledim işte. Biz kim olduğunu biliyoruz ama kimse kabul etmiyor. Ne diyelim. ’Bizden değil’ diyorlar. O zaman ortadalar. Ne diyelim?"
"Benim Fenerbahçe’yi ligden çekmek gibi bir yetkim yok. Taraftarımızın bir kısmından böyle bir şey çıktı ortaya. Ancak biz bu mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağız."
"Statta küfür edilecekse, hakaret edilecekse karşıyım. Ancak diyelim ki Gezi Parkı’yla ilgili 34. dakikada tezahürat yapıyorlar. eee! bunlar en doğal hakkı insanların. Bırakın yapsınlar. Vali geliyor amigoları toplayıp konuşuyor. Bu kadar karışılması yanlış. Hükümet istifa da diyebilir yani ne var? Siz buna polisle müdahale ederseniz bu artar."
"Ali İsmail Korkmaz tezahüratını kimse engelleyemez. Fenerbahçe taraftarı söyler. Ya bırakın bu işleri. Siz baskı yapmaya kalkarsanız insanlar da isyan ederler. Bunun sonu iyi olmaz. Herkes aklı selim olsun."
Genel Sekreterimiz ve Basın Sözcümüz Mahmut Uslu: Şampiyonlar Ligi’ne katılamadığımız için 150 milyon Euro kayıptayız. Belki Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacaktık. Bir operasyonla buraya geldik. UEFA bize kötü bakamaz. 80 milyon nüfusumuz var. Hükümetin sayesinde 10 bin dolar GSMH’miz var. Bu operasyon yalnız Fenerbahçe’ye değil milli takıma da, Türkiye’ye de oldu"
Başkanımız Aziz Yıldırım: "1998 yılına kadar Türkiye’de amatör kulüplerden bahsedilmiyordu. Ben önem verdim. Dereağzına atletizm salonu yaptım. Boksörlere salon yaptım. Bütün amatör branşları ayağa kaldırdık. Masa tenisi ismi yokken Avrupa’da iki yıldır şampiyon oldu. Bu senede finale yükseldiler. Diğer amatör branşlarımızda Avrupa’da şampiyonluklar yaşayıp; final oynadılar. Bu senede Avrupa’da inşallah amatör branşlarımız şampiyon olacak. Biz amatör branşlara yatırım yaptıkça, diğer kulüpler de yatırım yapmaya başladı. Spor kulübüyüz diyoruz ama esas branş futbol. Amatör branşla destek olurken her yıl 20-25 milyon açık veriyoruz. Erkek basketi ayrı tutuyorum; oranın ihtiyaçlarına Ülker katkı yapıyor. Teşekkür ediyoruz. Devletin katkısı olmadan biz sporun öncülüğünü yaptık. Türkiye’de sporda 6 milyar dolara yakın kaynak var. Burada pay alabilmek için sporun içinde olmak istiyorlar. Devletin yapacağı benim daha önce bir projem vardı. Profesyonel şubelerin verdiği vergilerin amatör şubelere aktarılması idi. Ama bu gerçekleşmedi.
En temiz biziz. Kulübün tüzüğünde değişiklik çalışmalarımız var. 1 milyon kongre üyemiz olması için fiyatların düşürülmesi konusunda bir çalışma bu. O zaman Fenerbahçe daha güçlü hale gelecek. Gelirleri 1 milyar dolara ulaşacak.
Pazar günü gerçekleşecek yürüyüşe bende arkadaşlarımla beraber katılacağım. Bu yürüyüş, Türkiye için adalet, Fenerbahçe için adalet ve tüm adaletsizliği yaşayan insanlar için adalet sloganı ile yapılıyor. Fenerbahçeli avukatlar düzenliyor. Küfürsüz hakaretsiz; sessiz çığlık olarak dertlerimizi anlatmak için bir araya geleceğiz. Saat 14.00’te Şaşkınbakkal’dan stada kadar hep beraber el ele yürüyeceğiz.
Gecemi gündüzümü 16 yılımı verdim. İyiki vermişim diyorum. Fenerbahçe ile Aziz Yıldırım arasındaki bağı, mahkeme kararları, iftiralarla koparılamaz. Bu gerçeği anlamalılar. Havaalanında beni karşılamaya gelen taraftarlar, Metris’te yattığım günlerde; yılbaşında beni desteklemek için oraya gelen insanlara, ayrıca Babalar Günü’nde beni unutmayıp Metris’e gelen tüm Fenerbahçelilere, teşekkür ediyorum. Bir de buradan özel yetkili mahkemelerden içeride yatan dostlarımıza, İlker paşaya, komutanlara diyorum, ÖYM’lerde yargılanan sivil insanlara da saygılar sevgiler sunuyorum. Yiğit insanlara selam olsun...