Sportif Direktör ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, rakiplerine oranla
topu daha fazla kullanan takım olduklarını belirterek, "Topu
kullandığınız sürece rakiplerinizden üstünsünüz" dedi.
Fenerbahçe
Televizyonu’nda yayınlanan "Teknik Analiz" programına katılan
Aykut Kocaman, soruları yanıtladı ve takımının performansını istatistik
verilerle değerlendirerek, Karabükspor maçına değindi.
Öncelikle
hafta sonunda Galatasaray karşısında elde ettikleri galibiyetin önemine
değinen Aykut Kocaman, Karabükspor maçı ile ilgili ise şu açıklamalarda
bulundu:
"Fenerbahçe şampiyonluğu kovalıyor ve bu maçla
birlikte büyük bir avantaj sağladı. Kupa maçı, Beşiktaş maçı ve hemen
arkasından da maçlarımız var. Karabükspor takımının iki resmi var.
Bunlardan biri iç saha durumu. Ve iç sahadaki tüm maçlarını kazandılar.
İkincisi deplasman durumu ki deplasmanda en az puan alan takım
Karabükspor. Bunu bilerek Perşembe günü sahada olacağız. Türkiye
Kupası’nda yarı finalde olmanın motivasyonunu da kullanacaklar. Biz de
bunun bilincinde olacağız tabiki."
Fenerbahçe’nin topu kullanma süresini değerlendiren Kocaman, "Topu kullandığınız sürece rakiplerinizden üstünsünüz.
Fenerbahçe’nin
genel standartı açısından baktığınızda ben 29 dakikanın yeterli
olduğunu düşünmüyorum. Ben antrenörlük sürem boyunca her şeye oyun diye
başlarım. Oynama ve oynayabilme, oyun kurma kısmı benim için çok önemli.
Topu kullanabildiğiniz sürece, kaliteli, uzun süreli kullandığınız
sürece benim için amaca ulaşılmış demektir. Futbolun ana metaryali
toptur. Ve onu kullandığınız sürece rakiplerden üstünsünüz demektir.
Fenerbahçe bu ülkenin her spor dalında önde olan takımıdır. 29 dakika
olan topun ortalama kullanma süresini bırakmamalı ve bunu 30, 35’lere
çıkarmalıdır. Taraftarların ortak noktası futbol oyununu sevmeleridir.
Türk futbolunda söz sahibi olanların da bu şekilde düşünmeleri gerekiyor
ve bu futbolun gelişmesi için de çok önemli bir noktadır. 29 dakika
topa sahip olma bizim için başlangıç olmalıdır" dedi.
3
Temmuz’dan sonra yaşanan sürece değinen Aykut Kocaman, "3 Temmuz
operasyonu, giden futbolcularımız, takıma sonradan katılanlar, yeniden
oluşturulan bir kadro gibi bir sürü olumsuz etkenden sonra bile 29
dakika benim için az bir süre. Daha da iyi olmalıydık, olabilirdik.
Fenerbahçe takımı bunu başarmalıdır, bunu başaracak yapıda ve güçteyiz"
şeklinde konuştu.
Aykut Kocaman, Fenerbahçe’nin top kullanma süresinde rakiplerine üstünlük sağladığını söyledi ve bunu şu cümlelerle ifade etti:
"Fenerbahçe
top kullanmada 20 bin 170-rakamına ulaştı. Bu sonuçla, rakiplerine 2
bin 2500 dakika oranında fark attı. Rakipler 18 binlerde kalmış. Aslında
şöyle; Fenerbahçe 29 dakika 33 saniye, Galatasaray 25 dakika 20 saniye.
Galatasaray aramızda yaptığımız maçlara bakıldığında ağır basan taraf
oldu. Bize göre oyun bazında ağır basan taraf oldu. Ancak sonuca
bakıldığında Fenerbahçe istediğini alan takım oldu diyebiliriz. 34 maç
oynamışız, topa Galatasaray’dan her maç 4 dakikaya yakın fazla süre
sahip olmuşuz. Ancak tekrar söylüyorum bu hiçbir zaman Fenerbahçe en
iyisiydi demek değildir. Galatasaray, aramızdaki maçlarda iyi olan
takımdı. Futboldan ne beklediğinizle ilgili bu istatistikler. Benim
futbol kafam bu, oyuncularımdan da topla buluşma, topla oynama konusunda
bunları bekliyorum. Fenerbahçe olarak elde ettiğimizin en az %20
üzerine koymamız gerekiyor. Biraz daha fazla çalışarak bunu elde
edebiliriz. Ancak saha dışında da daha stabil hale getirmemiz
gerekiyor. 17 bin 435 pas yapmışız, 15 bin 573 ile Antalyaspor
yaklaşmış bize, Kayserispor da yine Fenerbahçe’ye yaklaşan takımlardan
biri. Bireysel kalitesi yüksek ve seçilerek takıma gelen futbolculardan
oluşan bir takımdan oluşan Fenerbahçe’de tüm yüzdeler daha iyi olmalı.
Şut sayısı, pozisyon sayısı, gol sayısı vb. değerlerde bunun üzerine
koymalıyız. Benim açımdan bakıldığında; bu rakamları daha yukarı
çıkarmamız gerekiyor. Fenerbahçe pas ve isabetli konusunda da önde.
Beşiktaş ve Galatasaray da Fenerbahçe’yi takip ediyor. Kayseri ve
Antalyaspor da rakamlarıyla dikkat çekiyorlar. Futbolda her şey önemli.
Pas sayısı, topla buluşma, isabetli pasa sahip olma. Tüm bunlar kolay
elde edilebilir şeyler değil. Çok çalışmak, inanmak gerekiyor. Topu
yüksek ritimde ayaktan ayağa geçirmeli, topu birbirimize taşımalıyız.
Süper Final’de oynadığımız Trabzonspor maçında zirve yaptık, Galatasaray
maçında ise yüzdelerimizi indirdik. Bakalım ortalamada nasıl bir yüzde
yakalayacağız. Futbolda olması gereken değerleri ortalamanın üzerine
çıkarırsak iddiada kalmaz şampiyonluğun en büyük adayı oluruz. Gol
yüzdesinde %32 ile ön sıralardayız. Galatasaray %36 oranında gol
pozisyonlarını değerlendirmiş ve bu konuda öne geçmiş durumda. İkinci
yarıdaki sonuçlarımızla yüzdelerimizi düşürdük. Fenerbahçe Süper
Final’de dakikada 17-18 pasa çıkmış durumda. Bunda da aynı konu geçerli.
Fenerbahçe şuandaki rakamlarının üzerine çıkabilecek güç ve yapıda bir
takımdır. Bunlar arttıkça oyundaki hakimiyetiniz, sonuca ulaşmadaki
yüzdeleriniz de artar. Takımın şuanki performansı, beklentilerimin
düzeyinde. Ancak artırmamız gereken şeyler olduğu gibi azaltmamız
gereken şeyler de var. Basit top kayıpları hala iyileştirmeye
çalıştığımız ana sorunlardan bir tanesi. Bunun üzerinde çalışıyoruz,
antrenmanlarda buna yoğunlaşıyoruz. Türk futbolunda oyun oynamak değil
oynatmamak üzerine kurulu. Bu sebeple olumsuzlukları olumluya çevirmek
daha da zorlaşıyor. Futbolun topla oynamanın değerini bilmiyoruz. Topu
rakibe kaptırmamalıyız, topu ayağımızdan bırakmamalıyız. Türk futbolunda
geliştirilmesi gereken bir durum bu. Fenerbahçe olarak kolay top
kaybını azaltmamız gerekiyor. Fenerbahçe, ligde top çalma konusunda 807
ile önde, Süper Finalde yapılan 2 maçta ise 66 ile en iyi durumda olan
takımız. En yakın rakibimiz 45 ile Galatasaray. Kaybetme konusunda ise
en az top kaybeden takım konumundayız. Ortak bir kanaat
oluştuysa bunu reddetmenin çok akıllıca olduğunu düşünmüyorum. Takımla
ilgili iki şey öne çıktı bu anlamda. Öne geçtiğimiz maçlarda sonucu
koruma, maçı kaybetmeme içgüdüsü. İkincisi ise sezonun ikinci yarısında,
deplasmanda oynadığımız maçlarda, oyunun normal sertliğinin dışına
çıkarak oynayan takımlara karşı ortaya çıkan zaaflarımız. Normal bir
sezonda, örneğin geçen sezonun ilk yarısında bunlar olduğunda bunlara
verilen cevaplar mazeretler olarak kabul edilebilirdi, bunu yapmanın
anlamı yoktu ve biz bunu yapmadık. Ancak bu sezon büyük bir mücadele
ortaya koyduk. Takımımız yeniden oluştu. Takıma alışan oyuncularımız
takımdan ayrıldı. Birçok unsur var dile getirilebilecek. Geçen sezon
kazandığımız şampiyonluğu bu sezon yeniden elde etmek için takımımız
ciddi bir mücadele veriyor. Ancak takımın geri çekildiği, skoru koruma
yoluna gittiği yorumları yanlış, antrenör böyle bir şey yapmaz. Biz
bütün maçlara çok asıldık, öne geçmek için çok efor sarfettik ve maçı
önde bitirmek için ortaya bir koruma duygusu çıktı. Çok şükür ki biz
bunu tam zamanında çözdük. Tabi ki tam anlamıyla çözdük diyemeyiz.
Futbol takımlarında sorunlar tamamen hiçbir zaman çözülmez ancak biz bu
sorunları en aza indirdik, bunu başardık. Takımın performansına en az
etki edecek hale geldi takımımızdaki sorunlar; buna yedek futbolculara
dair."
Oyuncularına teşekkür eden Kocaman, "Birinci
maçtan 34. maça ve sonraki 2 Süper Final maçına ve tabiki kupa maçlarına
baktığımız zaman, bu sezon, sezon başında sürekli oynamayı düşündüğümüz
bir çok futbolcunun takımda yer alamadığı bir sene oldu. Play-Off
uygulamasındaki nedenlerle en yakın rakibimizden 2 puan gerideyiz. Yarın
karşılaşacağımız rakibimizi elemek için yine elimizden geleni
yapacağız. Sezon başında kadro yaparken yedek kalacağını düşündüğüm her
futbolcuya, takıma sağladıkları katkılardan ötürü teşekkür borcum var.
Ben böyle düşünüyorum. Görevlerini çok iyi yaptılar"
Futbolda antrenmanın öneminde değinen Aykut Kocaman sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
Evet,
benim fikrim budur. Takımlar, futbolcuları transfer ederken önce takıma
katmak için, antrenman yapıp takıma katkı sağlamaları için transfer
ederler ve teknik direktöre teslim ederler futbolcuları. Antrenör de
futbolcusuna kendi bilgisi kadar katkı sağlar sonra futbolcu kadroya
girer ve böyle ilerler. Ancak esas olan futbolcunun iyi antrenman
yapması ve çok çalışmasıdır. Ancak bizim ülkemizde sahne dediğimiz saha
esas olarak ön plandadır ve herkes de buradan kendine pay çıkarır.
Ancak bunun arka planı olan antrenman en önemli olan kısımdır. Yani şu
niye oynayamadı, bu niye yer almadı, bunu niye oynatmadı eleştirileri
gereksizdir. Futbolcular öncelikle antrenmanlara katılmakla
yükümlüdürler, saha sonra gelir ve antrenmanla
bağlantılıdır. Fenerbahçe’nin, büyük bir öneme sahip olan antrenman
performansı da bu anlamda daha iyi olabilir, olmalı da.