Mehmet Topal: "fenerbahçe Avrupa'dan Daha Üst Düzeyde"
31.07.2012
Mehmet Topal: "fenerbahçe Avrupa'dan Daha Üst Düzeyde"
Fenerbahçe Dergisi Ağustos 2012 sayısında Profesyonel Futbol
Takımımızın yeni transferlerinden Mehmet Topal ile yapılan röportajın
detayları aşağıda yer almaktadır:
Geçen
sayımızın matbaa sürecinde gerçekleşen transferiyle son anda kapak
tasarımına dahil olan yeni transferimiz Mehmet Topal ile bu ay geniş
geniş röportaj yaptık. Avusturya kampında sorularımızı yanıtlayan
tecrübeli oyuncu, sanki yıllardır Fenerbahçe’de olduğu hissini hem kendi
taşıyor hem de karşısındakine iletiyor. Takımın çoğunu zaten milli
takımdan tanıyan Topal, transfer sürecine, takımın taktiksel durumuna ve
sezon hedeflerine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Saracoğlu’ndaki
ilk maçına çıkmayı iple çektiğini dile getiren oyuncumuz,
taraftarımızın kendisine gösterdiği ilgi ve samimiyeti iyi futbolla
yanıtlayacağını söylüyor.
-Malatya
doğumlusun. Annen, baban ve 8 kardeşinle birlikte 11 kişi nüfuslu bir
aileden geliyorsun. Bize büyüdüğün ortamdan ve aile ilişkilerinden
bahseder misin? Baban ne işle meşgul, annen hepinizi nasıl idare ederdi,
ona yardımcı olur muydunuz?
Kalabalık bir ailenin
çocuğu olmanın hem sıkıntılı hem de çok güzel yanları var. Annem için 9
çocukla uğraşmak kolay değildi. Onun için her zaman birbirimize yardım
etmeye çalıştık, hiçbirimiz ailemize zorluk yaşatmadık, zorluk yaşatacak
kötü şeylere de rastlamadık. Babam serbest meslekle uğraşıyordu. Bizim
ufak bir orta halli bir dükkanımız vardı. Ağabeylerim de babamın işini
devam ettiriyorlar.
-Büyüdüğün şehrin altyapısında futbola başladığını biliyoruz. Onun öncesinde seni futbola çeken şey neydi?
Ben
kendimi bildim bileli futbol topu ile haşır neşir olmuşum. Malatya
Belediyespor’un altyapısında yetiştim. Arkasından Çanakkale’ye transfer
oldum. Gözümü açtığımdan bu yana hep futbolun içindeymişim gibi
hissediyorum kendimi. Futbolcu olmak için hayatım boyunca her şeyi
yaptım ve her şeyi de yapmaya hazırdım. Buralara geldiğim içinde çok
mutluyum.
-Dediğin gibi, Malatya
sonrası ilk profesyonel imzanı Çanakkale’de attın. Sonrasında
Galatasaray ve Valencia var. Kısa zamanda kariyerinde büyük sıçramalar
yapmışsın. Bu, sadece şansın yaver gitmesiyle ilgili olamaz… Cesaret,
azim ve kararlılık ister. Senin futboldaki başarının altında neler
yatıyor?
Ben hep şuna inanmışımdır; her zaman çok
çalışmayı ve her zaman disiplinli olmayı hedef etmişimdir kendime. Çok
çalışırsanız, işinize çok büyük saygı gösterirseniz; disiplinli
olursanız bunlar da size şansı getirir diye düşünüyorum. İşinize saygı
göstermezseniz şans da sizin yanınızda değildir. Benim hayattaki futbola
bakış açım her zaman böyle olmuştur. Tabi ki de şans bizim mesleğimizde
çok önemli bir faktör. Şansın bizim hayatımızda da büyük rolleri var
ama insan şansı kendi yakalar, bence…
-Seni bugünlere getiren insanlar, senin yeşil sahanın içinde ve dışında en çok hangi özelliklerini takdir ederler?
Ben
sahanın içinde nasılsam sahanın dışında da öyleyimdir. Bugüne kadar
geldiğim insanlarla her zaman görüşürüm, diyaloglarımı koparmamışımdır.
En çok beğendiğim özelliklerimden birisi de; saha içinde takıma hep
faydalı olmam, çok çalışmam ve rakip takım arkadaşlarıma gösterdiğim
saygıdır diyebilirim.
-La Liga gibi bir arenadan tekrar Türkiye’ye dönmek istemenin sebepleri nelerdir?
İspanya’da
dolu dolu 2 sezon geçirdim. Şartlar, futbol açısından maddi değil de,
manevi olarak çok üst düzeydeydi. Ben de 2 sezonu çok iyi geçirdiğimi ve
çok iyi izlenimler bıraktığımı düşünüyorum. Biraz da kadere inanan bir
insanım. Böyle büyük bir camiaya geldiğim için de çok mutluyum. Bu
takıma faydalı olmak için her zaman gücümün son damlasına kadar terimi
akıtacağım. Dediğim gibi kısmet de böyle büyük bir camiada oynamak
varmış. İnşallah burada kalıcı oluruz.
-Peki, Fenerbahçe’yi tercih etmendeki nedenleri aktarır mısın? Transfer sürecinde nasıl diyaloglar kuruldu?
Sayın
Ali Yıldırım ve Aykut Hoca’ya çok teşekkür ederim. Onlar, benim bu
takıma gelmemi çok istediler. Her görüştüğümüzde beni takımda görmek
istediklerini dile getirdiler. Benim hakkımda düşünceleri; bana
yaklaşımları, bana olan özgüvenleri beni çok etkiledi. Tabii ki böyle
büyük ve önemli insanlardan güzel şeyler duymak; insanı daha çok
etkiliyor. Onların bu konuşmaları ve bana olan güvenleri; bu camiada
beni görmeleri bunu bana hissettirmeleri beni en çok etkileyen
etmenlerdendi.
-Fenerbahçemize transfer
sürecin camiada büyük ilgiyle takip edildi. Profesyonel bir futbolcusun.
Taraftarımız da sana kısa sürede ısındı. Tecrübeli bir futbolcu olarak
adaptasyon sorunu yaşayacağını düşünmüyorum ancak yinede sormak
istiyorum. Şükrü Saracoğlu atmosferi çok farklı. Bir an evvel oraya
çıkıp gerçek bir Fenerbahçeli olmak istiyor musun?
Ben
her zaman, bana sorulan sorularda şunu hep dile getirmişimdir: Şükrü
Saracoğlu, Türkiye’nin en büyük ve en güzel sahalarından bir tanesidir.
Mükemmel bir seyirci atmosferi var. Ben Saracoğlu’nda ilk maça çıkmayı
dört gözle bekliyorum. Benim için çok heyecan verici olacak. Burada bir
uyum süreci sorunu yaşayacağımı düşünmüyorum. Zaten çoğu milli takımdan
arkadaşlarım. Burada çok güzel bir ortam var ve çok güzel bir ortam
kurduğumuzu düşünüyorum. Bu birlikteliği ve beraberliği böyle devam
ettirirsek; hep birlikte büyük başarılara da imza atacağımızı
düşünüyorum. Söylediğim gibi ilk maç benim için çok önemli. Buraya
gelmemin en büyük nedenlerinden biri de taraftarların bana
yaklaşımlarıdır. Hiçbir zaman hiçbir kötü tepki ile karşılaşmadım.
Transfer sürecinde beni takımda görmek istediklerini söylüyorlardı.
Bunlarda beni olumlu etkiledi. Taraftara layık olabilmek için elimizden
geleni yapacağız.
-Aykut Hoca takımın
başındaki 3. sezonunu geçiriyor. Kemik bir kadronun üzerine yeni
hedefler doğrultusunda güçlü takviyeler yaptı. Hocamızla aranızda nasıl
bir ilişki kuruldu? Hocamızın senden mevkiin ve kafasındaki oyun
şablonuna ilişkin beklentilerini söyler misin?
Zaman
zaman hocamız teknik konuları ve yapmamız gerekenleri bizlere anlatıyor.
Hocamız, daha çok pas yapan, daha çok futbol oymaya çalışan ve bunu
yaparken de sert futbol oynamamız gereken bir oyun karakterini bizden
istiyor. Biz de sahada bunları yapmaya çalışıyoruz. İnşallah hocamızın
söylediklerini sonuna kadar sahaya yansıtabiliriz.
-Geçen
sene bildiğin gibi karanlık bir sezon geçirdik. Buna rağmen başta
yönetim kurulumuzun, teknik heyetimizin, futbolcularımızın ve
taraftarımızın tek yürek olmasıyla profesyonel futbol takımımız yer
aldığı iki önemli kulvarda finale çıktı ve Türkiye Kupası’nın da sahibi
oldu. Fenerbahçe hiç yara almadığı gibi bu süreçte daha da güçlendi
diyebiliriz. Bu yaşatılmak istenenler, ilerlemekte olan Türk futbolunu
sence nasıl etkiledi? O döneme dışarıdan bakan biri olarak ne gibi
gözlemlerin var?
Şunu söylemeden geçmek istemiyorum;
Türk futbolu son 10 senede çok büyük bir etki yaratmışken, çok ilerleme
kaydetmişken son 2 yılda biraz geriye doğru düştüğümüzü düşünüyorum. Bu
zor süreçte takım gerçekten mükemmel ayakta durdu. Taraftarlar, camia,
bütün oyuncular; herkes birbirine inanılmaz derecede bağlı kaldı. Bu da
camiamızın ne kadar büyük ve güçlü kulüp olduğunu gösteriyor. Bu duruş,
bütün kulüplerin, bütün sağduyulu insanların hoş görüsünü kazandı.
İnanılmaz bir duruştu. Önemli olan; bu zor süreçten iyi bir şekilde
çıkmaktı. Şimdi ise bütün iş, biz futbolcularda. Kulübümüz ne kadar
başarıya götürürsek, ne kadar başarılı sonuçlar alırsak; bugünler geride
kalacak ve bu süre çok çabuk unutulacak.
-Fenerbahçe
bir spor kulübü olarak sporcularına her türlü imkanı sunuyor. Sporcunun
sadece sporuna odaklanabilmesi açısından profesyoneller sizler için
çalışıyor. Tesisleşme, kurumsallaşma ve kendine yetebilen ekonomik
döngümüz sayesinde her geçen yıl Avrupa standartlarını zorluyoruz. 2
sezonu İspanya’da geçirmiş bir profesyonel olarak her şubesinde zirveyi
hedefleyen Fenerbahçe hakkında yorumların neler?
Ben
Avrupa’yı zorluyor lafınıza katılmak istemiyorum. Avrupa’dan daha üst
düzeydeyiz. Profesyonellik açsında, tesisleşme açısında, yetenek
açısından. Zaten Fenerbahçe bunu bütün spor dallarında göstermiş
durumda. Gerek voleybolda, futbolda, basketbolda, yüzmede, altyapılarda.
Ben Türk kulüplerinin Avrupa’dan daha önde olduğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe’nin de 1 adım önde olduğunu düşünüyorum. Biraz daha altyapıya
önem verdiğimiz takdirde çok çok daha işler başarıp, Avrupa’dan çok
daha önde olacağımızı düşünüyorum.
-Fenerbahçe
özellikle son 14 yılda Başkanımız Aziz Yıldırım’ın başkanlığında
Kulübümüze çağ atlattı. Kendisiyle birebir görüşme fırsatın henüz
olmamıştır herhalde. Onun Fenerbahçeliliği ve sporseverliği herkese
örnek teşkil ediyor. Sen kendisiyle ilgili neler söylemek istersin?
Sayın
Başkanımızın Fenerbahçe Spor Kulübü’ne yaptıkları ortada. Bunları
teker, teker söylemeye gerek yok. Fenerbahçe gibi büyük bir camiayı çok
iyi yerlere getirdi ve çok büyük başarıla imza attı. Çok iyi bir
Fenerbahçeli olduğunu biliyorum. Başkanımızla hala tanışma imkanımız
olmadı ama Sayın Ali Yıldırım sağ olsun, Başkanımızın beni bu camiada
görmek istediğini çok söylemişti. O da beni çok etkilemişti, çok
duygulandırmıştı. Çok büyük bir Fenerbahçeli. İnşallah O’nun seçkin
başkanlığında Fenerbahçe’yi hep beraber çok daha iyi yerlere getiririz.
-Milli
takımımız 2010 Dünya Kupası ve Euro 2012’de yer alamadı. Yeni teknik
direktör Abdullah Avcı, milli takımımızın ivedilikle bir turnuva takımı
olabilmesi için çalışıyor ve ilk hedef ise 2014 Dünya Kupası’na doğrudan
katılmak. Milli takımın kısa vadeli geçmiş durumu ve gelecek hedefleri
için ne gibi yorumlar yaparsın?
2012 Avrupa
Şampiyonası’nda olamamanın Türk Milli Takımı adına çok üzücü bir şey
olduğunu düşünüyorum. Açık söylemek gerekirse, ben final maçından başka
maç izlemedim. Çünkü izleyemedim ve çok fazla zevk de alamadım. Orada
olmadığımız için de çok üzüldüm. Çok kötü olaylar ve sorunlar
yaşadığımız için oraya gidemediğimizi düşünüyorum. Sayın Abdullah Avcı
milli takıma çok yeni etkinlikler kazandırdı. Gençlere çok önem veriyor.
Formayı hak edene vereceğini söylüyor. Zaten yaptığımız hazırlık
maçları da takımın iyi yolda gittiğini gösteriyor. Şu an milli takım
olarak ilk hedefimiz 2014 Dünya Kupası’na katılmak. İlk maçımız 7
Eylül’de deplasmanda Hollanda ile. Böyle ciddi bir rakiple oynamak, ayrı
bir konsantrasyon gerektiriyor. Bu eleme maçlarında elimizden geleni
yapıp, inşallah Milli Takımı 2014 Dünya Kupası’na götürürüz.
-İnternette,
matadorluk denemen ilgili bir video var. Maceracı ve meydan okumayı
seven bir ruhun mu var? Sakatlanma riskin yok muydu orada?
O
takım halinde gidilen bir etkinlikti. Sakatlanma riski yoktu. Oradaki
boğa, yavru ve eğitimli bir boğa idi. Aslında evet, aksiyonu ve macerayı
seviyorum. Zamanım olduğunda bu tür şeyleri yapmayı seviyorum.
-Araba tutkun veya başka bir hobin ya da koleksiyonun var mı?
Eski
arabaları çok seviyorum. Eski arabalara düşkünümdür. Yüzmeyi severim.
Zaman buldukça bütün spor dallarını yapmaya çalışırım.
-Eşin Selda Hanım ile mutlu bir evliliğin var. Eşinin elde ettiğin başarıdaki rolünü bize aktarır mısın?
Aynanın
görünmeyen diğer yüzü diye düşünüyorum. Sağ olsun, her zaman benim
arkamda olmuştur. Hayatta sorunları hep beraber birlikte çözmeye
çalışmışızdır. Onlar gizli görünmeyen kahramanlardır. Buradan da vermiş
olduğu destekten dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum.
-Bir
de minik kanaryamız Mehmethan var. Onunla nasıl vakit geçiriyorsun?
İleride sporcu olmasını ister misin? Topa merakı var mı?
O
bizim için bambaşka. Hayatımıza renk ve mutluluk kattı. Şu an 8 aylık.
Sporcu olmasını isterim ama bu kendisinin vereceği karar. Biz her zaman
onun vereceği kararın arkasında saygı ile duracağız. Sağlıklı ve iyi bir
geleceği olmasını temenni ediyorum. Kamplarda olduğumuz için çok fazla
zaman geçiremiyoruz. Beraber olduğumuz zamanlarda birlikte uyumaya
çalışıyorum. Hiçbir zaman kucağımdan düşürmüyorum zaten. Çocuğun bütün
zorluklarını eşler yaşıyor, biz sadece sefasını sürüyoruz.
-Oğlunla beraberken bir örnek giyindiğinizi okudum. Bu bir uğur mu?
Evet,
uğur yapıyorum. Genelde çocuğumla aynı kıyafetleri giymeye çalışıyoruz.
Sağ olsun annesi de hep aynı kıyafetler seçmeye çalışıyor. Hafta
sonları, kamplara falan gittiğimizde onun kıyafetinden bir parça
alıyorum. Hasret gideriyoruz böylece.
-Futbol dışında takip ettiğin veya oynadığın bir spor dalı var mı?
Maç
ve kamp günlerimize denk gelmezse tenis izlemeyi çok seviyorum.
Yaklaşık 2 senedir oynamaya da çalışıyorum. İspanya’da 2 senedir
öğrenmeye başlamıştım ve şu anda yavaş yavaş ilerletmeye çalışıyorum.
Onun dışında bütün spor dallarını seviyorum esasında. Sporla ilgili olan
her şeyi seviyorum. Bir güreşi bile televizyon kanalında görürsem,
seyrederim.
-Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu sence kim?
Maradona, Zidane ve Messi. Üçüne de büyük hayranlık besliyorum.