Önceki dönemlerde Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini
de yürüten Asbaşkanlarımızdan Abdullah Kiğılı’da Ankara’daki toplantıda
bir konuşma yaptı "Kiğılı "TFF yönetimi bu yangını hangi tarihte
söndüreceği konusunda bugün bile tam bir fikir sahibi değildir."dedi
Asbaşkanımız Abdullah Kiğılı:"İki
noktayı belirtmek istiyorum birincisi geçmişin TFF başkanı olarak
sizlerle bazı şeyleri paylaşacağım. İkincisi olağanüstü toplantıların
temel niteliğini dikkatten kaçırmamaya çalışarak yanlızca bugünkü
toplantının gündemine sadık kalmam uygun bir tavır olacaktır.
Ülkemizde
3 Temmuz 2011 tarihinden bugüne kadar yaşanan ve Futbolda şike yangını
adı verilen olay hepimizin malumudur. Bu nedenle bilinenleri
tekrarlamaya gerek yok. Fakat bugünkü toplantı bu çerçevede TFF yönetimi
ile TFF delegasyonu arasında bir bilgilendirme, bilgi alışverişi
toplantısı olduğu için bu eksende kalarak bazı değerlendirmelerin
yapılması bence gereklidir.
Öncelikle belirtmek isterim ki;
TFF yönetimi bu olayı ilk günden bugüne kadar sağlam ve tutarlı bir
çizgide yürütememiştir. Bu konuda o kadar çok zig zag yaşanmıştır ki
bırakınız futbolun içinde olanları, kamuoyunun da kafasında soru
işaretleri yaratılmıştır. Bu konunun ayrıntısına girmeksizin söylemem
gerekir ki; TFF yönetimi bu yangını hangi tarihte söndüreceği konusunda
bugün bile tam bir fikir sahibi değildir. Dünya ölçeğinde hangi düzeyde
olursa olsun bugün için başarılı yöneticilerin yanında iyi hukukçular
olduğunda yönetimler daha kolay başarıya ulaşmaktadırlar ve daha az hata
yapmaktadırlar. Ben şahsen bu konuda TFF yönetiminin özellikle bu
konuda eksiklikler yaşadığı için kargaşalara neden olduğu kanısındayım.
Oysa bu sorunun üstesinden gelmenin son derece yalın bir çizgide ele
alınmasıyla mümkün olduğunu ülkemizin bu konunun uzmanı hukukçular
ifade ediyorlar.
Konuyu biraz açmak istiyorum. Sizlerinde bildiği
gibi bu olayın 3 tane ayağı vardır. İlki ceza davası, 2. disiplin
soruşturması, 3. UEFA.
Şöylenen husus şudur. Şike olayında ceza
davası bitmeden TFF’nun disiplin soruşturması bitemez. Durum böyle
olunca bu yalın gerçek TFF’nu bağlar bu durumda TFF beklemek
durumundadır. Oysa TFF bugün disiplin soruşturmasını bitirmek için telaş
içinde görülüyor. Buna gerek yoktur.
İyi hukukçular yönetimleri
başarılara götürürler ilkesinin örneği bugün TFF’nun yanıbaşında
bekliyor. Yargıtay Başkanlığından emekli sayın Hasan Gerçeker TFF tahkim
kurulu başkanıdır. Yönetim ona sorsa o hukuki gerçeği söyleyecektir.
Hem şike olayı ortaya çıktıktan sonra tahkim kurulu bir başka olayda
emsal tavrı zaten sergilemiştir. Kaleci Recep Öztürk davasını takip
etmişinizdir. Bir olayda ağır ceza mahkemesinde bir dava görülürken,
aynı olayda bir futbolcuya TFF çatışı altında verilen cezaya itiraz
edilmiştir. Tahkim kurulu ceza davası bitmeden disiplin soruşturması ve
yargılaması bitemez diyerek durdurma kararı vermiştir. İşte size sağlam
bir pusula. Bu aktardıklarım sadece Türk yargısı ve TFF için geçerli
hususlar değildir. Uluslararası eksende de konu bu şekilde
değerlendirilmektedir.
Güncel bir örneği İngiltere’den vermek
istiyorum. Futbolun ve sporun 3 önemli sorunu vardır. Doping şike ve
ırkçılık. Bunlar arasında hiç şüphe yoktur ki; sosyal etkileri
bakımından ırkçılık en büyük problem olarak görülür.
Chelsea
ve İngiliz Milli Takımının kaptanı John Terry Ekimde Chelsea’nin Queens
Park Rangers’la oynadığı maçta Terry’nin Anton Ferdinand’a maç boyunca
ırkçı hakaretlerle bulunduğu basına yansıyor. Şikayet geliyor savcılık
bir maçta ırkçı ifade kullanmaktan soruşturma başlatıp dava açıyor.
İngiltere Futbol Federasyonu John Terry hakkındaki sportif cezayı adli
yargılamanın sonuna bırakıyor. Yani Terry beraat ederse federasyon ceza
vermeyecek. FIFA ve UEFA ırkçılığı şikeden ağır tehlike görüyor ama
İngiltere Federasyonu bu yargı sürecinin neticesi alınana kadar ben
herhangi bir adım atamam diyor. Şimdi sormak gerekmiyor mu? Şikeden daha
ciddi mücadele ettiği ırkçılıkla alakalı bir konuda UEFA nasıl oluyorda
İngiltere’ye baskı yapmıyor. Gereğini yap diye. Bu olay göstermektedir
ki TFF, Türk hukukuna saygı duyulmasını en az İngiltere Futbol
Federasyonu kadar net ve kararlı bir şekilde ifade edebilmelidir. Sözü
çok uzatmadan olayın UEFA ayağı ile ilgili düşüncemi de açıklayarak
sözlerime son vermek istiyorum. Çizmeye çalıştığım tablo UEFA’ya ne
kadar anlatıldı ki UEFA’nın yönetimi ve hukukçuları ceza davası disiplin
soruşturma önceliğini bilmez mi. Elbette bilir. O zaman bu telaş niye.
Ayrıca bugün 58. maddenin değiştirilmesi konusunda tavsiye kararı çıksa
TFF’da buna uyup değişikliği yapsa bunu ceza davası bitmeden
uygulayabilecek mi. Bu olayın çekirdek noktası şurada
Türkiye
tercihini şikeyi ve teşvik primini cezalandırmak için özel bir yasa
yapınca ceza davası ile disiplin soruşturması çakıştı. Sorunun temel
kaynağı da bence budur. Bu böyle olmayıp konu disiplin hukuki içinde
kalsaydı kısa sürede sonuç alınabilirdi. " dedi.